21 Ocak 2014 Salı

Bölüm 4

Gelen Anka kuşuydu. Birden gelince Natalie'yi bayağı korkutmuştu.
Natalie çok açıkmıştı. Karın gurultusunu duyan Anka kuşu ona, arkasındaki çalılardan bir dal koparıp gagası ile uzatmıştı. Bu yiyecek üzüme benziyordu ama rengi beyazdı ve her bir tanesi küp şeklindeydi. Natalie bu küp şeklindeki yiyeceği biraz tuhaf bulmuştu. Ama çok açıkmıştı. Anka kuşunun gagası ile tuttuğu dal parçasını aldı. Anka kuşu ona;
- Biz buna küp böğürtleni diyoruz.
Natalie küp böğürtlenlerinden bir tane daha koparttı ve ağzına attı. Tadı aynı karamela gibiydi. Bir tane daha attı ağzına, onun da tadı aynı çilek gibiydi. Natalie doyana kadar küp böğürtlenlerinden yedi. Çikolatadan dondurmaya kadar neredeyse hepsini denemişti. Bunları yedikten sonra Natalie çok susadığını hissetti. Anka kuşu Natalie'nin küp böğürtlenlerinden çok fazla yediğini ve umutsuzca içecek bir şeyler aradığını anladı ve ona gagası ile kap şeklinde bir yaprak uzattı. Natalie çok susamıştı. Anka kuşuna güveniyordu. Kabı tuttu, bunun üzerine Anka kuşu küp böğürtlenlerini kap şeklindeki yaprağın içine sıktı. Birkaç dakika sonra böğürtlenlerden siyah bir sıvı yaprağın içine doğru akmaya başladı. Natalie kap yaprağı yavaşça dudağına değdirdi. En sonunda dili siyah sıvıya değdi. Su gibi tadı ve kokusu yoktu. Sudan farklı olan tek şeyi renginin siyah olmasıydı. Bunun farkına varan Natalie siyah sıvının hepsini bir hamlede içti. Yolculuk uzun olacağı için Natalie, Anka kuşunun heybesine ağzına kadar dolacak şekilde küp böğürtlenlerinden koydu. Bundan sonra kot pantolonunun cebinden çıkardığı mataraya bolca siyah sıvıdan doldurdu. Natalie Anka kuşuna siyah sıvının ne olduğunu sordu. Anka kuşu;
- Biz bu sıvıya us şurubu diyoruz.
Hindistan cevizi ağacını bulmak üzere yola koyuldular.  Öğlen olmuştu. güneş o kadar yoğundu ki Natalie zar zor yürüyordu. En sonunda us şurubu içti ve ilk gördüğü ağacın altına uzandı. Güneşi batmaya başladığında ağacı bulmak üzere yeniden yola koyuldular. Hava kapkaranlıktı. Natalie çok korkmuyordu. Nasıl olsa yanında kendisinin iki katı duran efsanevi bir yaratık vardı. O sırada Anka kuşunun başını kaldırarak gök yüzüne baktığını fark etti. Natalie;
- Neden gökyüzüne bakıyorsun?
Anka kuşu;
- Çünkü hindistan cevizi ağacı güneydedir. Bizim pusulamız olmadığı için kutup yıldızına bakmamız yeterlidir, güneyi gösterir.
Natalie;
_ Güneyi mi?
Anka kuşu;
- Kesinlikle, yoksa senin geldiğin yerde böyle bir şey yok mu?
Natalie;
- Aslında var ama biraz değişik.
Anka kuşu;
- Gerçekten mi? Ne kadar tuhaf bir yerden gelmişsin sen böyle.Neyse şimdi çok dikkatli olmalısın. Çünkü burada zihin okuyan sarmaşıklar var. Aklından geçen şeyleri okuyup onu yok etmeye giderler. Bu yüzden çok ama çok dikkatli olmalısın ve hindistan cevizi ağacını düşünmemelisin.
Natalie bu fikirden biraz korkmuştu ama sonsuza kadar burada kalmak istemiyordu. Ailesine kavuşmak için her yolu deneyecekti. Bunun üzerine kafasını sallayarak Anka kuşuna tamam demek istedi. Anka kuşu;
- Harika, o halde gidelim dedi ve sarmaşıklar bölgesine doğru hızla yola koyuldular.


DEVAM EDECEK

2 yorum:

  1. Şu ana kadar okuduğum 4 bölümüm sonunda kısaca fikirlerimi iletmek istedim.. Çok başarılı bir çalışma. Neden dersenizde kısa öykülerde her cümlenin her kelimenin altın gibi değeri vardır.. Hatalı kullanılan herhangi bir deyim ya da ifade, öykünün içine girmenizi, o hikayenin gerçekliğine inanmanızı zorlaştırır... Kısacası sadece hayal gücü değil ifade şekli ve doğruluğuda önemlidir.Hayalgücü ve kelimeleri güzell ifade edilen okuduğum bu 4 bölümde hikayeye inandım ve devamını merakla bekliyorum emeğinize sağlık :)

    YanıtlaSil
  2. Çok sürükleyici. Güzel kurgulanmış. Yeni bölümleri heyecanla bekliyorum. Sevgiler :)

    YanıtlaSil